1967’de piyasaya sürüldüğünde 610 metre, 1978’den itibaren 1.220 metre derinliğe kadar su geçirmezlik garantisine sahip Sea-Dweller, modern dalış saatinin tüm özelliklerini barındırır.
1969’da NASA, ABD Donanması ve ABD Hükûmetinin birlikte önayak olduğu Tektite programı kapsamında gerçek yaşam koşullarına göre test edilmiş Sea-Dweller, su altı yaşam ortamlarına dair yapılan ilk önemli deneyler sırasında kullanılmıştır.
1960’larda “satürasyon” adı verilen dalışlar sayesinde uzun süre boyunca oldukça derinlerde kalabilmek mümkün oldu. Bu dalış tipinde dalgıçlar, su altı çalışma ortamındakine benzer basınca sahip bir yaşam ortamında kalırlar. Bu da misyonlarının sonunda yalnızca tek bir dekompresyon işleminden geçmeleri gerektiği anlamına gelmektedir.
Bu süreç saate zarar verebilir. Dalgıçlar, esasen helyumdan oluşan bir gaz karışımı solurlar ve helyumun, fazlasıyla ince atomları kasaya sızabilir. Yüzeye dönüş sırasında, içeride sıkışan helyum aşırı bir iç basınç yaratarak saatin bütünlüğünü tehlikeye atabilir.
Okyanusların en değerli kaynağımız olduğunu bilen Sylvia Earle gibi kâşifler ve okyanus bilimciler ve David Doubilet gibi su altı fotoğrafçıları, kendilerini okyanusları korumaya adamışlardır. Tutkularını ve angajmanlarını, Sea-Dweller takarak yansıtırlar.
Rolex aynı zamanda, 1971’den beri Comex (Compagnie Maritime d’Expertises) ile ortaktır. Sea-Dweller onlarca yıldır, su altı mühendisliği, teknolojisi ve müdahaleleri konusunda uzman bu Fransız şirketinde görev alan dalgıçların bileklerini donatmaktadır.